“Bugün ulaşılan bu dönüm noktası, Bitcoin’in niş bir varlıktan ana akım bir finansal enstrümana dönüşüm yolculuğunda önemli bir aşamayı temsil ediyor. Hem kurumsal hem de kişisel yatırımcıların artan ilgisini çeken bu yükseliş, kripto varlıkların finansal ekosistemdeki büyüyen rolünü güçlendiriyor ve daha geniş çaplı benimsenmeyi teşvik ediyor.”

Bitcoin’in 100 bin dolara yükselmesinin arkasında, piyasada yaşanan yapısal değişimler yatıyor.

Makroekonomik koşullardaki dönüşüm, olumlu düzenleyici sinyaller ve kurumsal yatırımlar, Bitcoin’e olan talebi gibisi görülmemiş düzeylere taşıdı. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) uzun süredir devam eden sıkılaştırma siyasetinden faiz indirimine geçişi, sermayenin kıt ve enflasyona sağlam varlıklara yönelmesini sağladı. 21 milyon sabit arzı sayesinde Bitcoin, para ünitelerinin değer kaybına karşı doğal bir müdafaa aracı olarak öne çıktı.

Aynı vakitte, ABD’de kripto dostu bir yönetimin seçileceğine dair beklentiler, piyasada güçlü bir optimistlik dalgası yarattı. ABD’yi küresel bir kripto merkezi haline getirme vaatleri ve Stratejik Bitcoin Rezervi oluşturulmasına yönelik tartışmalar, Bitcoin’e yönelik olumlu algıyı daha da pekiştirdi.

Kurumsal dünyada da Bitcoin’in benimsenmesi sürat kazanıyor. Microstrategy’nin şu anda toplam Bitcoin arzının yüzde 1,5’ini elinde bulundurması, şirket hazinelerinde Bitcoin’e yer verme trendinin öncüsü oldu. Marathon Digital ve Microsoft üzere şirketlerin de benzeri stratejiler üzerinde çalıştığı bildiriliyor. Bunun yanı sıra, Bitcoin ETF’lerinin ve ETF opsiyonlarının piyasaya sürülmesi, kurumsal yatırımcıların varlığa erişimini kolaylaştırarak Bitcoin’in ana akım finansal piyasalara entegrasyonunu hızlandırdı.

Teng, bu dönüşümü şu sözlerle açıklıyor: “Bu tarihi yükseliş, Bitcoin’in hem bir değer saklama aracı hem de dönüştürücü bir finansal enstrüman olarak potansiyelinin artan şekilde kabul gördüğünü yansıtıyor. Daha fazla şirket ve hükümet kripto varlıkları benimserken, gerçek manada küresel bir ana akım benimsenmenin eşiğinde olabiliriz.”